Meme Kanseri ve Lenfodem

December 10, 2019 - admin

No Comments

Meme kanseri, süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması ile gelişir ve kadınlar arasında cilt kanserlerinden sonra en sık görülen kanser tipidir.
Meme kanseri tedavisinde, var olan tümörün durumuna göre cerrahi tedaviler ve bunlara ek olarak radyoterapi, kemoterapi ve hormonoterapi büyük rol oynamaktadır. Bu tedaviler arasında özellikle radyoterapi; meme kanserinde mastektomi sonrası lokal kontrolü sağlamak, ayrıca bölgesel tekrarlama riski yüksek vakalarda radyoterapi eklenmesi tekrarlama oranını belirgin olarak azaltmaktadır. Bunun yanı sıra operasyon öncesi büyük tümörleri ameliyat edilebilir ölçülere indirebilmek amacı ile de kullanılmaktadır.
Meme kanseri tedavisini takiben radyoterapi alan bireylerde görülebilecek komplikasyonlar (yan etkileri) arasında en çok karşımıza boğaz ağrısı, yorgunluk, etkilenmiş kolda hareket kısıtlılığı, meme dokusunda ödem, üst kolda lenfödem, ağrı ve hassasiyet görülmektedir. Koltuk altı lenf nodüllerinin çıkarılması ile birlikte koltuk altı bölgesine radyoterapi uygulanması kolda lenfödem gelişim riskini artırır. Radyoterapi sonucu lenf nodüllerinin sıvı süzme yeteneği azalır ve doku sertliğine bağlı lenfödem gelişir.
Kadınlarda tedavi sırasında etkilenmiş kol ile ilgili lenfödem, genel olarak meme kanseri tedavisi ile ilişkili olarak gelişir. Lenfödem şiddeti çıkarılan lenf nodu sayısı ve koltuk altı bölgesine uygulanan radyoterapinin yayılımı ile ilişkilidir. Meme kanseri tedavisi sonrası her kadın lenfödem riski taşımaktadır. Lenfödem meme kanseri cerrahisini takiben herhangi bir zamanda gelişebileceği gibi, kadınların %70’inde semptomların başlaması ilk 1 ya da 2 yıl içinde olmaktadır. Lenfödem, lenf sisteminin hasarlanması ve yetersiz lenf taşınması/drenajı sonucu dokular arasında sıvı birikmesiyle meydana gelen ödem (şişlik) durumudur. Azalmış lenf sıvısı geri emilimi ve lenf sıvısının dokular arasında taşınması sırasında proteinden zengin doku sıvısının birikimine ve dokunun gerilmesine sebebiyet verir. Lenfödem, kola ağırlık hissi ve şişkinlik hissi vermekte, geceleri uyku sırasında rahatsızlık hissi oluşturmakta, enfeksiyon için zemin hazırlamakta, ağrıya veya hareketlerin azalmasına ve güçsüzlüğe sebep olabilmektedir. Bu nedenle hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Lenfödem genel olarak primer ve sekonder olmak üzere iki tipe ayrılmaktadır. Primer lenfödem, lenf sisteminin doğuştan hasarlanması sonucu fonksiyon görememesidir. Sekonder lenfödem ise lenfatik sistemin enfeksiyona, travmaya, metastatik hastalığa bağlı bozulması, deri altı yapılarda radyasyon tedavisi sonrası değişiklikler ve lenfatik nodüllerin cerrahi ile çıkarılması sonucu meydana gelir. En sık görülen ve genellikle meme kanseri tedavi yaklaşımları sonrası kolda görülen formu ise sekonder lenfödem’dir.
Lenfödem için tedavi yaklaşımlarının temeli fizyoterapi yöntemlerine dayanmaktadır. Günümüzde lenfödem tedavisinde en etkili yöntem Kompleks Dekonjestif Fizyoterapi (KDF) tekniğidir. KDF tekniği; kol ödemini azaltmak, lenf sıvısının taşınmasını artırmak, cilt bakımını sağlamak, azalan ödemi korumak ve cilt altında biriken proteinlerin geri emilimini artırmak amacıyla geliştirilmiştir. KDF’nin temeli manuel lenf drenajı tekniği ve kompresyon tedavisine dayanmaktadır. KDF dört ana öğe ve iki fazdan oluşan bir tedavi yöntemidir. Bunlar; manuel lenf drenajı, kompresyon bandajı, cilt bakımı ve boşaltıcı egzersizleri içermektedir. İlk faz boşaltım fazı olarak isimlendirilmektedir. Bu fazda amaç; lenfödemli kol hacmini minimum ölçülere indirmektir.
Ödem indikten sonra, koruma fazı olarak bilinen ve ödemi minimuma inen kolun tekrar şişmesini engelleyen ikinci faza geçilir. Bu fazda kişiye özel dikilmiş kompresyon giysileri kullanılmalıdır ve tekrardan lenfödem gelişmemesi için önerilerde bulunulmalıdır. Bu önerilerden bazıları; lenfödem gelişen kol sıcağa maruz kalmamalı, enfeksiyona karşı korunmalı (sinek ya da böcek ısırması), ciltte kesik ya da yanık olmamalı ve ağır eşya kaldırılmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca, Fizyoterapist tarafından gösterilen kişiye özel boşaltıcı egzersizler günlük olarak kompresyon giysisi kullanılarak uygulanmalıdır. Egzersizler etkilenmiş kolun hareket kısıtlılığını önlemek ve yaşam kalitesini artırmak amacı ile gösterilmektedir. Ağır ve yorucu egzersizlerden kaçınılmalıdır. Yetersiz lenf dolaşımından dolayı şişen kol, tedavi ile normal ya da normale yakın hale geldikten sonra da bakımına dikkat edilmezse, durumun tekrarlayabileceği unutulmamalıdır. Lenfödem nedeniyle şişen kolunuzun, tedavi ile normal veya normale yakın hale geldikten sonra da takibi ve bakımına devam edilmelidir. Lenfödem hemen hemen tüm hastalarda önlenebilir, azaltılabilir ve kontrol altına alınabilir bir rahatsızlıktır.

Uzman Fizyoterapist Emine Kütüküt

admin

Yorum Yazınız

Your email address will not be published. Required fields are marked *